İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | carry on f. | devam etmek | ||
So there is no point in carrying on as if every ship were going to disappear. Yani her gemi yok olacakmış gibi devam etmenin bir anlamı yok. More Sentences |
||||
Genel | carry on f. | işi sürdürmek | ||
He decided to stay and carry on his father's business. Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi. More Sentences |
||||
Genel | carry on f. | sürdürmek | ||
The second benefit has been the work carried on by the committee. İkinci fayda ise komite tarafından sürdürülen çalışmalar olmuştur. More Sentences |
||||
Genel | carry on f. | peşini bırakmamak | ||
He has decided to carry on the work. İşin peşini bırakmamaya karar verdi. More Sentences |
||||
Genel | carry on f. | devam ettirmek | ||
That is why we should carry on along this road. Bu nedenle bu yolda ilerlemeye devam etmeliyiz. More Sentences |
||||
Genel | carry on f. | sürmek | ||
Article 1 prescribes that the procedure should be carried on in a spirit of cooperation. Madde 1, prosedürün iş birliği ruhu içinde yürütülmesi gerektiğini öne sürmektedir. More Sentences |
||||
Genel | carry on f. | ilişkisi olmak | ||
Genel | carry on f. | şamata etmek | ||
Genel | carry on f. | kırıştırmak | ||
Genel | carry on f. | aşırı bir şekilde davranmak | ||
Genel | carry on f. | kızgınlıktan bağırıp çağırmak | ||
Genel | carry on f. | sızlanıp durmak | ||
Genel | carry on f. | korte etmek | ||
Genel | carry on f. | oynaşmak | ||
Genel | carry on f. | düşüp kalkmak | ||
Genel | carry on f. | yürütmek | ||
Genel | carry on f. | varlığını sürdürmek | ||
Genel | carry on f. | yapmak | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | carry on f. | meşgul olmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | telaş veya kargaşaya neden olmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | coşkusunu göstermek | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | uygunsuz davranmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | işletmek | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | saçma sapan davranmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | engellere rağmen devam etmek | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | yelkeni mümkün olan en fazla derecede açmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | kudurmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | bağırıp çağırmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | taşkınlık yapmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | gürültü patırtı etmek | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | flört etmek | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | kırıştırmak | ||
Öbek Fiiller | carry on f. | kur yapmak | ||
Idioms | ||||
Deyim | carry on f. | homurdanmak | ||
Deyim | carry on f. | hoşnutsuzluğunu belirtmek | ||
Deyim | carry on f. | kıyameti koparmak | ||
Deyim | carry on f. | mızmızlanmak | ||
Transportation | ||||
Ulaştırma | carry on s. | yolcu tarafından kabine alınmış (bagaj) |